Aktif öğrenme Z kuşağı için neden önemli?
Bilginin ticari bir meta olduğu ve iletişimin kritik öneme sahip bulunduğu bir bağlantı dünyasında
eğitim kurumları, yeni nesli sürece dahil etmek için aktif öğrenmeden yararlanıyor.
Öğrenmenin geleceği
İnternetle birlikte büyüyen ve Z kuşağı olarak bilinen nesil artık yüksek öğrenime eski nesillerden son derece
farklı beklentiler, talepler ve hedeflerle geçiyor. Anlık iletişim ve girişimsel öz güvenin yer aldığı bir dünyada
üniversitelerin sahne arkasında Z kuşağını motive eden ve harekete geçiren unsurları anlaması,
öğrenmenin geleceğine hazırlanması gerekiyor.
Teknoloji hayattır
Z kuşağı üyeleri teknolojiyi tek bir ekran kaydırmasıyla sorulabilecek tüm soruların cevabını sunabilen
bir hayat olarak görüyor. Bu kuşağın beklentilerini, bilgi ve eğlencenin merkezinde olacakları, iletişim
ve etkileşim kuracakları, diyaloğu şekillendirecekleri bir dünya oluşturuyor. Konu eğitim olduğunda
sadece bilgi özümsemek yerine sürece dahil olmayı istedikleri için aktif öğrenmeye oldukça uygunlar.
Yalnızca ders anlatımını içeren klasik öğretme yöntemi Z kuşağının pek ilgisini çekmiyor; öngörülü
üniversiteler önlerindeki engelleri aşmak için bağımsızlığı destekleyen, esnek ve iş birliğine uygun
öğrenmeyi öne çıkaran teknolojilere yatırım yapıyor.
Bilgiden daha fazlası gerekiyor
Gerçeklere, verilere ve açıklamalara anında erişim Z kuşağı için çocukluklarının temelini oluşturuyor.
Bu kuşak büyük miktarda bilgiyi filtreleme, kolaylıkla aynı anda birden fazla iş yapma ve iz bırakmalarına
yardımcı olacak fırsatlara odaklanma becerisiyle yetişti. Bu kuşak için üniversite sadece bilgi almak
ve özümsemekten ibaret değil. Burada önemli olan kişinin söz konusu bilgiyi kullanması,
bununla etkileşime girmesi, bunu anlaması ve kendi çözümlerini üretmesi.
Pasif öğretimin sonu geliyor
Z kuşağı üyeleri her zaman çevrimiçi olan, iletişimin anlık olduğu ve iş birliğinin norm kabul edildiği bir
dünyada yetişti. Bu grubun %89’u boş zamanlarının bir kısmını üretken ve yaratıcı faaliyetlerle geçirdiklerini,
Z kuşağının her üç üyesinden ikisi ise teknolojinin onlara her şeyin mümkün olduğu hissini verdiğini
söylüyor*. Öğrenciler tamamen kuşatıcı bir eğitim deneyimiyle büyük gelişme gösteriyor, öğrenme
sürecine katkıda bulunma mücadelesinden keyif alıyor, iş birliğine dayalı oturumlara katılmaktan ve
etkileşimli bir ortamın enerjisiyle beslenmekten hoşlanıyor. Teknoloji, bu tür bir aktif katılımı mümkün
kılıyor ve öğrencilerin bir konuyu kendilerine uygun şekilde öğrenmesini, konunun değerini pasif öğretim
yöntemlerinin izin vermediği şekilde tartabilmesini sağlıyor.
Yarının öğrencilerine hitap etmek
İçinde büyüdükleri dinamik ve iş birliğine yatkın ortam sebebiyle, Z kuşağının üyeleri genellikle yüksek
öğrenimin temeli olan klasik öğrenme yöntemlerine uymakta zorlanıyor. İleri görüşlü üniversiteler,
bugünün ve yarının öğrencilerine hitap etmek, onların yüksek beklentilerine cevap vermek amacıyla
dersliklere ve kampüs geneline görsel iletişim, diyalog ve aktif öğrenmeyi getiriyor. Yüksek
öğrenimin geleceği buna dayalı ve çoktan işlerlik kazandı.
BRAUN PHOTOTECHNIK | CHIEF | DA‑LITE | ILFORD | KINDERMANN | LENKENG | LUXUL | MIDDLE ATLANTIC | PROJECTA | REFLECTA | SONY | VADDIO