SONY | COVID-19’un Dünyaya Çalışma Hayatı Hakkında Sordurduğu Beş Soru
COVID-19, çalışma şeklimizi sonsuza kadar değiştirdi. Ocak ayında çoğumuz, COVID-19 salgınının hayatlarımızı ve çalışma şeklimizi bu kadar aksatacağını
tahmin edemezdik. Şimdi bile hâlâ tahminlerde bulunuyoruz, bir yandan yeni iş ve hayat koşullarına uyum sağlarken bir yandan da her şeyin ne zaman normale döneceğini merak ediyoruz.
Evden çalışmak işe yarıyor. Peki gelecek bu mu?
Virüsün tahmin edilmeyen bir yan etkisi evden çalışmak oldu; her gün işe gidip gelen, baskı altındaki çalışanların hayali hepimizin gerçeği oldu.
Kurumsal dünyanın büyük bir bölümü, toplantı odalarından mutfaklara ve geceleri de yatak odalarına taşındı ve evden çalışmanın bütün
günü yatakta geçirmek için uydurulmuş bir taktik olduğunu düşünen şüpheci CEO’ları hayrete düşürse de bu yöntem işe yaradı.
Facebook gibi şirketler, şimdiden bu değişiklikleri kalıcı hale getirmenin yollarını arıyor ve hibrit bir çalışma yapısı artık boş bir hayalden çok kaçınılmaz
bir gerçeklik olarak görünüyor. Bu bazıları için harika bir haber ama küçük dairelerde çocuklarla sıkışıp kalanlar için sevindirici olmakla birlikte endişe de uyandırıyor.
Yani ofisler mazide mi kaldı?
Herkesin ofiste olması mı gerekiyor? Belli ki hayır. Ofislerimizi terk etmemiz mi lazım?Muhtemelen henüz değil. Sosyal mesafe hayatlarımızın
her alanını etkilerken, çalışanların mesafelerini koruyabileceği geniş ofislere sahip olmak artık hiç olmadığı kadar önemli. Uzun vadede kurumsal
alanlara yönelik talebin düşeceği neredeyse kaçınılmaz gibi görünüyor ama insanlar yapıları gereği sosyal canlılar ve görünüşe göre birçok
şirket öngörülebilir gelecekte ofislerini muhtemelen elde tutacak.
Güvende miyiz?
Çalışanlar ofise dönerken, herkesin güvende olması her şirketin ilk önceliği olmalı. Bu da çalıştığımız binanın yapısıyla ilgili büyük soru işaretleri yaratıyor.
Toplanma alanlarını ve paylaşımlı masaları kaldırmalı mıyız? Plastik cam bölmeler, tek yönlü sistemler ve bilet sistemleri çalışanların doğru mesafeyi
korumasını sağlar mı? Bu önlemlerle dahi, risk ofise dönmenin haklı gösterilemeyeceği kadar büyük mü?
Teknoloji bu sorulara cevap verebilir mi?
Teknoloji odaklı insanlar olarak, teknolojinin COVID bilmecesine bir çözüm sunacağını varsaymak cazip geliyor. Pek çok iş yerine entegre edilmiş olan
iş yeri yönetim sistemleri, sensörler, ofis rezervasyonu çözümleri ve loT cihazları düşünülürse öyle görünüyor. Peki kendimizi güvende tutmak
ve en önemlisi de ofise gelmeyi faydalı kılmak için teknolojiyi en iyi şekilde nasıl kullanabiliriz?
Peki geleceğin iş yeri nasıl görünecek?
Muhtemelen ofisler farklı bir şeye doğru evrilecek. Fiziksel alan yerine ev, kamusal alanlar, sanal odalar ve evet, bildiğimiz beton binalar gibi,
birbirine bağlı ortamlardan oluşan, günlük işlerimizi yaptığımız bir ağa dönüşecek. Çözüm, farklı kişiler (ve farklı şirketler) için farklı anlamlara
geliyor ama daha esnek bir çalışma ortamı sadece tercih edilen değil, neredeyse kaçınılmaz yaklaşım gibi görünüyor.
BRAUN PHOTOTECHNIK | CHIEF | DA‑LITE | ILFORD | KINDERMANN | LENKENG | LUXUL | MIDDLE ATLANTIC | PROJECTA | REFLECTA | SONY | VADDIO